Jose Saramago – Filin Yolculuğu

Processed with VSCOcam with kk1 preset

Kim?

Jose Saramago. Nobel ödüllü, Portekizli yazar, şair, gazeteci. 1922’de doğup 2010’da vefat eden yazar Portekiz’in en önemli isimlerinden. Din konusundaki görüşleri sebebiyle ülkesinde bir süre sansürlense de, eserleri milyonlarca satmış ve onlarca dile çevrilmiş. Kendine has biçimi ve diliyle dünyaya ender geleceğine inandığım, her eserini ayrı bir heyecan ve keyifle okuduklarımdan kendisi.

Dışı

Dışıyla ilgili tartışmalar malumunuz. Bendeki Elif Şafak’ın kitabının ‘benzerliğinin’ ardından Kırmızı Kedi Yayınları’nın tekrar baskısı. Muhteşem fili Ayşenur Ataysoy tasarlamış. Kırmızı Kedi Yayınları’nın bu dokudaki kapaklarının okurken ayrı bir keyif verdiğini söylemeden geçemeyeceğim.

İçi

Filin yolculuğu Saramago’nun bir kısmını hasta yatağında tamamladığı son romanı. Epey uğraş vermiş kitabı bitirebilmek için ve sonunda eşinin de desteği ile başarmış. Kitabı elime alış sebebim aslında turistik. Yakın zamanda Lizbon’a yapacağım seyahati planlarken, bir şehri en iyi o şehrin yazarlarından dinlerim; orada yaşamış olanların kaleminden tanırım diyerek yolu Lizbon’dan geçmiş yazarları okumaya koyuldum. Saramago da onlardan en çok göze çarpanı. Okumaya devam et

Voltaire – Candide ve Micromegas

SAMSUNG CSC

Kim?

Voltaire. 1694 Paris doğumlu Fransız filozof, yazar. Asıl adı François Marie Arouet imiş. Fransız devrimi ve Aydınlanma Hareketi’ne katkısı olan yazarı okuyor olmak ne büyük mutluluk.

Dışı

Gizlemeye hacet yok, kapağını gördüğümde almak istedim kitabı. İthaki yayınlarını ve kapak tasarımını yapan Şükrü Karakoç’u tebrik ederim.

İçi

Voltaire’in iki öyküsü bulunuyor kitapta. İsminden de anlayabileceğimiz gibi Candide ve Micromegas. Yazarın öykülerde ironi sanatını icra edişine hayran kalıyorsunuz. Bu iki öyküde de hayatın bir yolculuk ve maceralar silsilesi olduğunu öyle net anlatıyor ki Voltaire… Mutluluk, özgürlük, yaşam, ölüm, iyilik, kötülük kavramlarını karakterler ve diyaloglar üzerinden harika bir zıtlık içerisinde sunuyor.

Candide ile başlarsak; Fransızca’da saf anlamına geliyormuş. Yılın 1700ler olduğunu düşünürsek belki kelime dile Voltaire sayesinde girmiş bile olabilir, ne dersiniz? Öykü de Candide (ya da İyimserlik) olarak çevrilmiş birçok yerde. Hikayede Candide isimli karakter kendisine farklı dönemlerde eşlik eden Pangloss ve Martin isimli filozoflarla birlikte dünyayı dolaşıyor. Büyüdüğü şatodan kovulmasıyla başlayan öykü, birbirini kovalayan ve hızına ancak yetişebildiğiniz olaylar zinciriyle birlikte içine çekiyor sizi. Birçok olay epey az detay kullanılarak, diyaloglar üzerinden ve oldukça basit bir anlatımla veriliyor okuyucuya.

Kitabın çevirisi oldukça iyi yapılmış diye düşünüyorum. Zira felsefe hakkında derin bir Okumaya devam et

Milan Kundera – Kimlik

Processed with VSCOcam with f2 preset

Kim?

1929 Prag doğumlu Milan Kundera. İlk romanını 1967’de yayımlamasının ardından eserleri pek çok dile çevrilip pek çok ödül aldı. Paris’te eşiyle birlikte yaşamını sürdürüyor.

Dışı

Ayşe Çelem Design tarafından tasarlanan kapak klasik bir Can eseri. Buruşturulmuş bir kağıttaki kadın yüzü romanı bitirdikten sonra daha çok şey ifade ediyor kuşkusuz.

İçi

Tek solukta okunan, dili sade, oldukça akıcı kısa bir roman. Bir kadın ve bir adamın, Chantal ile Jean-Marc’ın aşklarının, yalnızlıklarının, sorgulayışlarının hikayesi Kimlik.

Söylemek zorunda hissettiğim ilk şey, Kundera’nın karakterlerin iç dünyasını yansıtmaktaki ustalığı. Okurken başta saygı duydum, sonra hikayeye kaptırdım, bazı yerlerde karakterlerin –birbirine zıt olabilmesine rağmen ikisinin birden- düşünme şekilleri ve düşünceleri ile kendiminkilerin benzeşmelerini şaşkınlıkla izledim.

Birbirlerine aşık olan ve birlikte yaşayan çiftin buluşmasına tanık oluyorsunuz önce. Okumaya devam et

Carlos Maria Dominguez – Kağıt Ev

Processed with VSCOcam with f2 preset

Kim?

Carlos Maria Dominguez. 1955 Buenos Aires doğumlu, Montevideo’da yaşayan Arjantinli yazar. Güney Amerika merakım sayesinde tanıştığım yazarın ödüllü romanları, biyografisi ve hikayeleri bulunuyor. Dilimize çevrilen ilk kitabı Kağıt Ev.

Dışı

Cem Ersavcı’nın müthiş eseri var kapakta. Bakıp bakıp uzaklara dalabilirsiniz. Ayrıca Kağıt Ev’in içerisinde Peter Sis’in bu kısa novellayı tamamlayan muazzam çizimleri var. Kitabı okuduktan sonra dönüp tekrar tekrar incelemekten kendimi alıkoyamadım.

İçi

Arka kapağında

“Kitaplara, okumaya ve aşka dair bir kitap… Kalın ciltlerin arasında saklanacak bir mücevher…”

deniyor Kağıt Ev için. Kitaplarla ilgili kitapları ilgiyle takip etmem, bir de Güney Amerikalı yazar merakım birleşince atıvermiştim sepetime.

Cambrigde Üniversite’sindeki bir profesörün kitapçıdan aldığı Emily Dickinson’ı okurken araba çarparak ölmesiyle başlıyor novella. Ve karakterler bizi şaşırtacak şekilde kitapların ölüm de dahil birçok kötü olaya sebebiyet verebileceklerini anlatıyor. Kitap tutkunları bilir, neredeyse görünmez şekilde, gizliden gizliye çoğalıverir evdeki kitaplar. Masalara yığılırlar, raflara dikey yatay ikişer sıra dizilmeye başlanır, koridorun tepelerine nasıl yeni raflar eklesem diye düşünülür. Kağıt Ev’de bu durum öyle güzel anlatılmış ki… Arabasını arkadaşına verip garajında yer açarak kitaplarını koyan, hatta banyodaki kitapları zarar görmesin diye soğuk suyla duş alan, yatağında kitaplarla uyuyan hastalıklı bir karakter çıkıyor karşımıza. Ve onun ölümünün ardından kargo ile gelen üstü beton kaplı bir kitabın peşine takılıp yolculuk yapıyoruz hikayenin başına.

Kitaplara farklı yaklaşan birkaç karakter görüyoruz kitapta. Bir tanesi kitapla Okumaya devam et